İnsanlar maalesef diğerlerini çok çabuk yargılayabiliyorlar. Yargıladıkları kişilerin hikâyelerini ve başına gelenleri hiç umursamadan yapıyorlar bunu. Bu gibi durumlarda önce empati kurmamız gerekiyor. İnsanları yargılamak çok acımasızca.
Az sonra okuyacaklarınız da bununla ilgili. Bize asla bir şeyi bütün ayrıntılarıyla bilmeden insanları yargılamamamızı öğretecek cinsten.
Her şey bir cerrahın küçük bir çocuğa yapılacak olan operasyona girmesi ile başladı.
Cerrah, ameliyata acilen çağrıldı. Hemen kıyafetlerini giydi ve operasyon için hazırlandı. Operasyona girmeden önce bekleme salonunda küçük çocuğun babasını gördü.
Cerrahı gören baba, “Neden bu kadar geç kaldın? Oğlumun hayati riski olduğunu bilmiyor musun? Sende hiç sorumluluk duygusu yok mu?” diye bağırdı.
Doktor gülümsedi ve “Çok özür dilerim. Çağrıyı aldığımda hastanede değildim. Çağrıyı alır almaz hemen hastaneye koştum. Lütfen sakin olun ve işimi yapmama izin verin” dedi.
“Sakin mi olayım?! Sizin oğlunuz aynı durumda olsa siz sakin olur muydunuz? Sizin oğlunuz da doktorun gelmesini beklerken ölse ne yapardınız?” dedi baba kızgınca.
Doktor gülümsedi ve “Allah’ın izniyle elimden geleni yapacağım. Lütfen sakin olun ve oğlunuz için dua edin” dedi.
Baba, “Sizin tuzunuz kuru tabii. Tavsiye vermek kolay” diye söylendi.
Uzun süren ve başarılı geçen operasyonun ardından cerrah ameliyattan mutlu bir surat ifadesiyle çıktı. Babaya, “Allah’a şükürler olsun! Oğlunuz kurtuldu!” dedi.
Babanın cevabını beklemeden tekrar konuşmaya başlayan cerrah, “Sorularınız için hemşireye danışabilirsiniz” dedi.
Baba, “Neden bu kadar kendini beğenmiş acaba bu doktor? Oğlumla ilgili soru sormamı bile bekleyemedi” diye mırıldandı.
Yeni gelen ve suratından gözyaşları süzülen hemşire, babaya “Doktor bey dün trafik kazasında oğlunu kaybetti. Çağrıyı aldığında cenaze törenindeydi. Şimdi ise oğlunuzun hayatını kurtardı ve oğlunun cenaze törenine geri dönüyor” dedi.
Buradan çıkarmamız gereken çok ders var aslında. Canımız yandığında başkalarına öfkelenmek ve onlara kızgınca yorumlar yapmak olası. Ancak bunu yaparken ikiz kez düşünmek gerekiyor.
Hele bir de yargıladığımız kişi hakkında hiçbir şey bilmiyorsak daha sonra haksız çıkma olasılığımız çok yüksek.
Doktorlar ve hemşireler, hakettikleri değeri maalesef görmüyorlar. Her gün yüzlerce kişinin hayatını kurtarıyorlar ve bununla hiç böbürlenmiyorlar. Üstelik çalışma saatleri de düzenli değil. Gecenin köründe aldıkları çağrıyla bir anda kendilerini hastanede bulabiliyorlar. Onların da duyguları ve düzensiz de olsa sürdürmeye çalıştıkları bir hayatları var.
Herkesin ders çıkarması gereken bu hikâyeyi paylaşmayı ihmal etmeyin.