Rengi, dili, cinsel tercihi, ırkı ne olursa olsun bütün insanlar eşittir. Down sendromlu bir insanla, down sendromsuz bir insan da aynıdır.
Ancak ne yazık ki hala insanları dış görünüşüyle yargılayan kişiler var. Bu nedenle bu mesajın herkese iletilmesini çok önemli görüyorum. Hikayeyi okuduğunuzda dünyada hala iyi insanların birbirlerini kolladığını anlayacaksınız.
Hikayenin kahramanı Milo ve ailesi en sevdikleri restoranda yemek yiyorlardı. Genelde dışarıda yemek yemek için buraya gelen aile iyi vakit geçiriyorlardı. Ancak bu kez öyle olmadı.
Derken devreye bir kahraman girdi…
Milo ve ailesi restoranda yemek yerken karşılarına başka bir aile oturdu.
Kısa bir süre sonra yeni gelen aile, Michael Garcia ismindeki garsona karşı masadan gelen gürültüden şikayetçi olduklarını söylediler. Milo’dan rahatsız olmuşlardı. Milo’nun başka bir masaya götürülmesini istediler ve çıkardığı garip seslerden rahatsız olduklarını söylediler. Yeni gelen aile down sendromlu Milo’dan rahatsız olmuş gibi görünüyorlardı.
Garson, Milo ve ailesini uzaktaki bir masaya oturttu. Ancak adam durumdan hala hoşnut değildi.
“Rahatsızlığı olan çocuklar böyle ortamlara sokulmamalı” diye bağırdı adam.
Adamın son söyledikleri Michael Garcia’nın sabrını taşıran son sözler oldu. Çocuğun başka bir masaya yerleştirilmesini istemek ayrı bir şeydi çocuğa sırf rahatsızlığından dolayı kötü sözler söylemek ise başka bir şey.
Garson Michael, işinden kovulmayı göze alarak yeni gelen aileye servis yapmayı reddetti ve onları restorandan kovdu.
Milo’nun annesi Kim, “Michael’ın Milo’yu savunmasından çok etkilendim. Bizi tanımıyor bile. Yapılması gerekinin bu olduğunu düşünerek Milo’yu korudu” dedi.
O gerçek bir kahraman!
Yaptığı hareketten dolayı Michael’ı tebrik ediyorum. Dünyada böyle insanlara çok ihtiyacımız var.