Hikaye, gerçek bir olaya dayanmaktadır. Doğduktan sonra rahatsızlanan küçük kız bebeğin hikayesi oldukça ilginç. 1998’in Mayıs ayından itibaren bu hikaye çeşitli biçimlerde internette anlatıldı. Olaya tanıklık eden sayılı kişi var ve bu kişiler küçük çocuğun kız kardeşini kurtardığını doğruladı. Eğer sevginin gücüne inanıyorsanız, hikayeye de gönülden inanacaksınız.
Her annenin yapacağı gibi, Karen hamile olduğunu öğrendiğinde, üç yaşındaki oğlu Michael’a durumu anlayacağı dilde anlattı ve yeni doğacak kardeşine hazırlanması için onu motive etti. Bir süre sonra kız bebek beklediklerini öğrendiler. Michael, daha doğuma günler, haftalar ve aylar varken annesinin karnına şarkı söylemeye başladı. Doğmamış kız kardeşiyle aralarında şimdiden bir bağ oluşmaya başlamıştı. Hamilelik süresince Karen için her şey yolunda gitmişti.
Doğum yaklaştıkça sancıları arttı. Sancılar giderek sıklaşmaya başlamıştı. 5 dakikada bir gelen sancılar 3 dakikaya son olarak da saniyelere kadar inmişti. Doğum sırasında ciddi komplikasyonlar oluştu ve Karen’ı apar topar doğumhaneye getirdiler. Sezaryen gerekecek miydi? Uzun ve zorlu uğraşlar sonucunda, Michael’ın küçük kız kardeşi dünyaya geldi. Ancak minik bebeğin durumu kötüydü.
Yüksek sesli sirenler eşliğinde minik bebek ambulansla Tennessee, Knowxville’deki St. Mary Hastanesi’nin yenidoğan çocuk bakım ünitesine kaldırıldı. Günler geçtikçe bebeğin durumu daha da kötüye gidiyordu. Çocuk doktoru, aileye: “Çok az umut var. Kendinizi en kötüsüne hazırlayın” dedi.
Karen ve eşi cenaze işlemleri işin girişimlerde bulundu. Birkaç hafta önce çocuk odasını hazırlarken şimdi kendilerini cenaze işlemlerini hallederken buldular. Michael ise kız kardeşini görebilmek için anne ve babasına yalvarıyordu. “Ona şarkı söyleyeceğim” diyordu. Bakım ünitesindeki ikinci haftasından sonra haftanın sonlarına doğru minik bebeğin vefatı bekleniyordu. Michael, kız kardeşine şarkı söylemek konusunda hala ısrarcıydı ancak yoğun bakım ünitesine çocukların girmesi yasaktı. Karen ise kafasına koymuştu. İzin verseler de vermeseler de Michael’ı kız kardeşinin yanına sokacaktı. Eğer kardeşini şimdi göremezse, bir daha hiç nefes alırken göremeyecekti.
Karen, Michael’a bol kıyafetler giydirdi ve yoğum bakım ünitesinin yolunu tuttu. Michael, yürüyen kirli sepeti gibigörünüyordu. Hemşire olayın farkına varınca “Çocuğu derhal buradan götürün. Buraya çocukların girmesi yasak!” diye uyardı. Karen, başhemşirenin gözlerinin içine bakarak “Kız kardeşini görmeden hiçbir yere gitmiyor.” dedi.
Karen, Michael’ı kız kardeşinin yanına getirdi. Michael, kız kardeşinin ölümle yaşam arasındaki mücadalesini şaşkınca izliyordu. Daha sonra ona şarkı söylemeye başladı. 3 yaşındaki saf kalpli çocuğun şarkısı şöyleydi: “Gün ışığımsın, tek gün ışığım. Gökyüzü griyken beni mutlu ediyorsun.” Minik bebek bir anda tepki vermeye başladı. Nabzı arttı, sakinleşti ve durumu stabildi artık. Karen bir yandan ağlarken bir yandan da “Söylemeye devam et Michael” dedi. Michael da şarkısına devam etti “Seni ne kadar sevdiğimi tahmin edemezsin bir tanem. Lütfen gün ışığımı benden alma.”
Michael şarkı söyledikçe, kız kardeşinin nefes alış hızı düzene girdi. “Söylemeye devam et, bir tanem!” dedi anne tekrardan. Michael devam etti: “Dün gece uyurken, rüyamda elini tuttuğumu gördüm”. Michael’ın minik kız kardeşi giderek iyileşiyordu. “Söylemeye devam et Michael” derken başhemşirenin de suratı gözyaşlarıyla dolmuştu. Bu sefer şarkıya Karen devam etti: “Gün ışığımsın, tek gün ışığım. Lütfen gün ışığımı benden alma”. Birkaç gün geçti, birkaç hafta geçti. Bebek eve gidecek kadar sağlıklı hale geldi.
Women’s Day Dergisi, “Bir Erkek Kardeşin Mucizevi Şarkısı” diye manşet atarak olayı anlattı. Hastane ekibi de olayı bir mucize olarak adlandırdı. Karen ise durumu Allah’ın bir lütfu olarak tanımladı.
Sevdiklerinizden asla vazgeçmeyin. Sevginin gücü inanılamayacak derecede güçlü.
Yazıyı sevdiğiniz herkesle paylaşın.